bir resim-kısa bir flashback
beni tanıyanlar bilir, hafızam berbattır. çoğu şeyi hatırlayamam geçmişe dair, siliktir hepsi. özellikle lise dönemimden öncekileri hatırlamak çok zor, liseden sonra biraz daha aydınlanabiliyor anılarım. şimdi anlatacaklarım da o ilk lise zamanlarından zaten, o çok güneşli ve güzel zamanlardan...
her rock dinleyen çocuk metallica ile mi başladı acaba? çoğunluk öyledir, biz de öyleyiz. unforgiven, nothing else matters, mama said, ne kadar ballad varsa metallicadan ona aşık olarak girdik. anadolu teknik lisesinde okumanın bazı avantajları vardı, t cetveli kullanmak gibi mesela, t cetvelini gitar olarak kullanırdık. ben bokunu çıkartıp cetvelin üzerine perdeleri bile çizmiştim. gitarların, t cetveli kadar hafif, ergonomik ve estetik durduğuna inancımız sonsuzdu. sonra başka gruplar girdi işin içine, slayer, sepultura, iron maiden falan filan. sonra black sabbath çarptı bizi, metallica hep başımızın üstündeydi. bir grubumuz her zaman vardı, bas ve gitarı ayıramadığımız o günlerde ağzımızla gitar çalar, sürekli kasetler doldururduk. sonra ilk gitarlarımızı aldık, prince marka bir akustik gitar, aria marka abuk renkte bir elektro gitar. hemen ciddi bir grup kurmalıydık, dünyayı fethetmeliydik. sonu "-ica" ile bitmeliydi tabii ki!
bazılarınıza çok tanıdık gelebilecek bir hikaye anlattım değil mi? bilgisayarımda gezinirken rastladım üstteki resime, küçücük bir an "hafızamın bahçesine" daldım, oradan hareketle yazdım bu yazıyı. aslında ne kadar benziyoruz hepimiz, ve ne kadar da ayrıyız birbirimizden. hayat işte