coltrane


caz denilince kafam karışıyor, bir yanda cazı çok fazla önemseyenler; ona bir dokunulmazlık payesi verenler, diğer tarafta onu küçümseyip sadece arka fon müziği olarak kullananlar. çok fazla aşina değilim cazla, ama ilk kısımdakilere de katılmıyorum, caz da rock gibi, metal gibi, klasik müzik gibi bir dal, fazlasını bünyem kaldırmıyor. ama dinliyor muyum, evet dinliyorum. zaten bahsedeceğim buydu benim

john coltrane! sanırım çok sevdim ben coltrane' i, caz denilince "oo abi miles davis gibisi var mı" diyerek ezbere konuşanlara inat. ezbere konuşanların da ayrıca hastasıyım, o konuya sonra gireyim. "pink floyd süpeeer"ciler, "radiohead çok harika grup dimi abi"ciler, "ay björk ne harika müzisyen dimi kız"cılar gibi. genellemiyorum yanlış anlamayın, aksine ortamlarda parmakla göstererek ayırıyorum bunları. erdener abi lazım bunlara

neyse işte laf lafı açıyor, coltrane' in "blue train" ini dinleyip de yazdım bunları, içim baharda çiçek açmış papatya misali. "uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum". kendinize iyi bakın

0 yorum: