kişisel müzik tarihimin dönüm noktaları / ya da ben' i ben yapan albümler

kampa girmeden önceki son yazım olsun istedim. uzun uzun yazmak istiyorum, sıkmadan fakat kronolojik olarak tek tek her birinin üzerinde durarak... yanlızca dönüm noktaları

1 - slayer - diabolus in musica
metallica ve iron maiden' la geçirilmiş 1 senelik çömezlikten sonra gebze rıfat abinin dükkanından çıktığı gibi alınmış bir kaset bu. walkman' ime taktığımda aslında hazır olmadığım bir müzikal olay olması gereken bu albüm beni yerden yere vurmuş, tabiri caizse anlatılmaz hazlara sürüklemişti. aslında slayer' in en hardcore ve slayer albümü olmayan albümüdür, ve klasik slayer dinleyicileri tarafından kabul görmez, yerin dibine batırılır, ama beni hafif rock' dan metal müziğin içine atmış bu albümü hala çok seviyorum

2 - black sabbath - ozzy osbourne years
bu albümü ilk dinlediğimde hissettiğim tek duygu vardı, mutluluk. beni mutlu yapıyordu bu albüm, kendime güvenimi yerine getiriyordu, bambaşka bir hissiyattı. o tarihte muhtemelen gebzede black sabbath dinleyen tek gençtim, ve bu albümün sevgisi müzikal alyapımı hazırlamıştır. ve ayrıca, inanılmaz bir toplamadır!

3 - pink floyd - dark side of the moon
izmirde 9 eylül üniversitesindeyim, kimseyi tanımıyorum daha, konakta bir kasetçi keşfetmişim, yarı fiyatına rock kasetleri satıyor. kaset döneminin son demleri. dark side of the moon' la o zaman tanıştım, ilk başta alışamadığım o karanlık ve saf rock havası sonradan içime işliyor. ilerde "dark side of the moon dünyanın en büyük albümüdür" mottosunu heryerde savunacak ve insanlara kabul ettireceğim, o zamanlar sadece onu dinleyip büyülenmekle meşgulüm

4 - opeth - morning rise
izmirde bay okhanla tanışıyorum, bana opethden bahsediyor. açıkçası kimsenin opeth hakkında bir görüşü yok o zaman, ne opeth böylesine popüler, ne de etrafta opeth cdsi satılıyor. bir izmir akşamı konakta opeth - morning rise çektiriyorum, inciraltına gelene kadar albüm beni altüst ediyor. gelecekte referansım olacak, ve beni bu günlere getirecek dönüm noktası

5 - anathema - alternative 4
izmirden gebzeye dönüşümü ve yeniden össye hazırlanışımı kapsayan o dönemde, bir dergiden keşfettiğim anathema - alternative 4' un bana yaptıklarını unutamam! müzik tarihinin en karanlık ve melankolik albümlerinden birisidir a4, ve en sancılı ve romantik zamanımda üzerime yapışmış, uzun süre çıkmamıştı

6 - radiohead - ok computer
radiohead uzun süre elimizde kasedi bulunan (kid a) ve anlayamadığımız bir grup olarak belleğimizde, ta ki bir kadıköy seyahatinde bir ok computer kopyası alana dek. rıhtımdan 35'e uzanan o bol kavaklı yolda stereo ses dalgaları ve efektleri beni modern zamanlara yaklaştırıyor. radiohead o zamandan beri çok büyük, bence ve dünyaca

7 - kayo dot - choirs of the eye
opeth vasıtasıyla yeni insanlar tanıyorum, marmara üniversitesi 1. sınıftayım. milyon tane yeni grupla tanışıyorum, bambaşka ortalara giriyorum. fakat sivastan gelmiş bir cd ve içindeki choirs of the eye albümü bende tabiri caizse deprem etkisi yaratıyor. albümü ilk dinlediğim an tüm müzikal hayatımın, yönümün değişmesine, avantgarde' a kaymama, yeni perspektiflerin açılmasına ve "saf yaratıcılığın" doruk noktalarından birinin önünde ğilmeme sebep oluyor. bu anatgarde, farklı, sınır tanımayan bir yaratıcılıkla örülmüş deneysel-art-prog rock- metal (ya da her neyse işte) albümü o günden sonra her lafı geçtiğinde "duyduğum en güzel şey" tanımıyla açıklayacağım

8 - erkan oğur - bir ömürlük misafir
belki de hayatımın en boktan günlerimin umut ışığı. çok ağır bir ilişkiden tüm güvenini, umutlarını ve hayallerini yitirerek çıkmış bir genci yeniden hayata bağlayan bir hissiyat albümü. beni 2 sene ayakta tutmuş ve iyileştirmiştir. o iki sene boyunca albümün etkisiyle elimdeki tüm perdeleri sökecek, ambient-doğu tiplerinde bir projeyi başlatacak, ve tüm hayatımı düzene sokacağım

9 - porcupine tree - signify
tüm istanbulun bembeyaz olduğu o karlı kış akşamında dinlemiştim ilk onu, bay emrenin evinde. sonraki yıllarda adımın "prog bayraktarlığı" ile anılmasını ve müzikal saygınlığımı kazanmamdaki ilk adımdır. soğuk, melodik ve modern prog bir albümdür, ve içinde unutulmaz şaheserler barındırır

10 - tindersticks - waiting for the moon
bu kadar zarif, bu kadar hissiyatı kuvvetli çok az albüm vardır. beni uçlara götüren o kadar albümün yanında kendisini kadınlarla yaşadığım ilişkilerle ilişkilendirmem sanırım hissiyatından geliyor. diyelim ki romantik yanımın yansısı, hafif ağdalı ama ben yine de

11 - oceansize - everyone into position
günümüze en yakın zamana tekabül eden albüm bu, ve somut olarak yapacaklarıma/yapmak istediklerime yanıt vermiş bir albüm de aynı zamanda. albümü dinledikten sonra müzik yapmakla ilgili görüşlerim değişti, çeşitlendi, anlam kazandı. vokal melodisi yazmak, aksak ve akılda kalıcı riffleri müthiş bir trafikle birleştirmek gibi zor şeyler oceansize için çocuk oyuncağıdır ve en güçlü silahlarıdır. beni uç noktalardan dünyaya indirmiş albümdür de, ilerde bir ug müziği olabilecekse ona borçlu olabilirim

1 yorum:

Warg dedi ki...

ok computer nasıl albümdür, beni ben yapan albümleri ben de saysam ok computeri kordum gafadan